Beyin nasıl öğreniyor?
Akıl yani beynimiz
insanoğluna verilen en en değerli hediye. Peki ama beynimiz
gerçekte nasıl öğreniyor?
Beyin nasıl öğreniyor?
10
Nisan 2007 Salı 01:07
Beynin nasıl öğrendiği
konusunda son yirmi yıl içinde ilginç gelişmeler oldu. Beyninin
her iki lobundan biri alınan hastalar üzerinde gerçekleştirilen
çalışmalar hızlı öğrenme ve hafıza eğitimi metotlarında
çığır açtı.
Bunca gelişmelere rağmen beyin, hâlâ
insan vücudunun çalışması hakkında en az şey bilinen organ
olma özelliğini koruyor.
Konunun uzmanlarına göre
birçok kişi beyin potansiyelinin ancak yüzde 4-8 arasındaki bir
kısmını kullanıyor. Beyin gerçekleri, başarılı bir eğitimin,
insanın öncelikle kendini tanıması ve keşfetmesine; nasıl
öğrendiğini öğrenmesine bağlı olduğunu gösteriyor.
Bu
gelişmeler, “Başarılı insan” kavramında da değişikliğe
yol açtı. Günümüzün başarılı
insanı, beyninin her iki yarısını da etkili ve dengeli bir
şekilde kullanabilen ve gerektiğinde birinden diğerine kolaylıkla
geçebilen insan olarak değerlendiriliyor.Beyin
hücreleri arasındaki bağlantıları gelişmemiş insanlar,
beyinlerine ne kadar bilgi yığmış olurlarsa olsunlar, düşünce,
muhakeme, akıl yürütme becerileri gelişmemekte, bu yüzden de
eğitilmiş sayılmamaktadır.
Beyin
nasıl öğreniyor? Beynin öğrenme ile ilişkisi nedir? Şimdi
bunları ele alacağız.
Hipokamp ve Etkili
Öğrenme
İç içe üç bölüm hâlinde bulunan
beynimizin orta beyin bölümünde yer alan “Hipokamp”
(hippocampus) hafızanın merkezi durumundadır. Bu merkez, beynin
yazıcısı gibi faaliyet gösterir.
Beynin
yazıcısını kendi isteğimizle çalıştırıp, istediğimiz
bilgileri kaydedebilir miyiz?
Hipokamp
bölgesi bilgilerin kalıcı hafızaya geçip, geçmeyeceğine karar
veren merkezdir. Çeşitli şekillerle bize ulaşan bilgiler,
verdiğimiz önem derecesine göre beyne kaydolmaktadır. Merak ve
ilgi duymadığımız, önemsemediğimiz; kısacası duyguların
hareketlenmediği olaylarda gelen bilgiler düşük frekanslı
elektrik sinyalleri şeklindedir. Sonuçta, zayıf sinaptik bağlar
oluşur ve beyin hardiskine (korteks) kayıt işlemi gerçekleşmez.
Çünkü böyle durumlarda alıcılar (duygular) harekete
geçmemektedir. Duyguların uyandığı olaylarda ise hipokamp
hareketlenmekte ve kortekse kayıt işlemi tamamlanmaktadır.
Dış
beyin kısmını teşkil eden korteks, beynin düşünen, konuşan,
yazan, yeni buluşlar yapan, merak eden, plân yapan, öğrenmenin,
zekanın ve hafızanın oluştuğu bölüm olup, sınırsız bir
kapasiteye sahip görünmektedir.
Üzerindeki görme,
duyma ve diğer algılama merkezleriyle ve dış dünyayla sürekli
iletişim halinde bulunur. Bu kapasiteyi nöronlar arasında kurulan
ilişkiler sağlamaktadır. Merak ve ilgi eksenli bilgiler, duyguları
uyandıran olaylar olduğundan, orta beyindeki hipokamp, giriş
vizesi vermekte, bilgiler beyin korteksi üzerine
kaydedilmektedir.
İstatistikler, bir toplumda ancak
yüzde 7-10’luk öğrenci kesiminin her şeye karşı meraklı
olduğunu gösteriyor. Bunlar ek bir motivasyona ihtiyaç duymadan
ilgi ve meraklarının yüksekliği sebebiyle öğrenmeyi her ortamda
başarırlar. Bu durumda eğitimde temel kaygı ve hedef, yüzde
90’lık büyük çoğunluğun nasıl motive edileceği üzerinde
düğümlenmektedir. Bu yüzden aktif ve doğru eğitim modelleri,
öğretmenin iyi ders verme ve iyi ders anlatmasından farklı bir
durum ortaya koymakta; “iyi motive etme ve merak ve ilgi
uyandırmayı” öne çıkarmaktadır.
Bu yüzden de
“Merak ilmin hocasıdır” denilmiştir. İnsanlar, yalnızca
öğrenmeyi isterlerse öğrenirler. Kendilerini, merak ve ilgilerini
beslerlerse geliştirebilirler. Enerji ve güçlerinin kaynağı
kendileridir. Bir bilgiyi bilinçli olarak istemeyen ve bulduğunu da
bilinçli olarak özümsemeyen ve kullanmayan kişi aslında
öğrenmeyi başaramamış demektir.
Beyin
Loplarının Öğrenmedeki Yeri
Birçok
test sonucunda, beynin sol lobunun, konuşma, matematiksel işlemler,
diziler, sayılar ve analiz gibi konularda çok üstün olduğu,
mantıklı ve doğrusal çalıştığı tespit edildi.
Araştırma
sonuçları beynin sağ lobunda, ritim, hayal kurma, renkler, boyut,
hacim, müzik gibi fonksiyonların yapıldığını ortaya
koymaktadır. Beynin sol tarafı bilgiyi mantıklı ve doğrusal
olarak işlemekte, sağ lop ise artistik tarafı oluşturmakta,
detaydan çok resmin bütünüyle ilgilenmekte ve bilgiyi şekil ve
hayal gücüyle işlemektedir.
Sağ lobun duygular,
inanma ve hayallerin etkisinde olduğu ve fotoğrafik, yani bütünsel
öğrendiği ortaya çıktı. Bu yüzden bilgiyi sıra ile işleyen
sol lobun aksine, sağ lobun öğrenmede çok daha hızlı ve etkili
olduğu anlaşıldı. Ayrıca, insanın mucitlik ve üretkenlik kısmı
sağ lop fonksiyonları arasında yer almaktadır.
KİTAP
OKUMAK BEYNİ GELİŞTİREN EN ÖNEMLİ FAALİYETTİR
Kitap
okurken genelde her iki lop birlikte koordineli bir şekilde çalışmak
zorunda kaldığından kitap okumak beyin loplarının dengeli
gelişiminde en faydalı faaliyetlerdendir. Sol lopça takip edilen
ve kavranan sözel kavramlar, sağ lopla tasvir edilir, şekil, imge
ve yeni düşüncelere dönüştürülür, canlandırılır. Halbuki,
televizyon izleme sağ lobu genelde pasif durumda bırakmaktadır. Bu
yüzden de beyin gelişimine olumlu bir katkı
sağlamamaktadır.
İnsanların yüzünü kolayca
hatırlarken, ismini hatırlamada zorlanışımız sağ lobun
öğrenmede sol lopdan ne derece etkin olduğunu gösterir. “Bin
defa duymaktansa bir defa görmek yeğdir” Çin atasözü de bu
gerçeğe parmak basmaktadır. “Hafıza şekillerle, temsillerle
çalışır ve bilgiyi resimlerle işler” şeklinde ifade edilen
hafıza gerçeği aslında, sağ lobun şekil, resim, hareket ve
boyuta duyarlılığı; hayallerin ve üretici düşüncenin merkezi
olması vesilesiyle öğrenmede olağanüstü etki ve fonksiyona
işaret etmektedir.
Bazı insanlar okuduğu, gördüğü
ve duyduğu bilgileri kolayca ve hemen hatırlıyorlar. Bunlar
fotoğrafik hafızaya sahip insanlardır. Fotoğrafik hafızaya sahip
insanlar üzerinde yıllar süren bilimsel araştırmalar
yapılmıştır. Bunların en önemli özellikleri beynin her iki lop
fonksiyonlarını birlikte ve dengeli olarak kullanmalarıdır.
Kaynak: Paopüler Bilim
internethaber.com
Yorumlar
Yorum Gönder