Beyniniz hakkında 10 şaşırtıcı gerçek
Beyniniz
hakkında 10 şaşırtıcı gerçek
İngiliz
bilim insanları Sandra Aamodt ve Sam Wang, yeni çıkan "Welcome to Your
Brain (Beyninize Hoşgeldiniz)" adlı kitapta beyin ve sinir sistemine
yönelik gözden kaçırdığınız, bilmediğiniz ayrıntıları sıraladı. İşte bu
ayrıntılardan bazıları...
Beynin farklı noktaları ayrı
faaliyetler için kullanılıyor. (Grafik: New York Times)
1. Beyniniz,
buzdolabınızın ampulünden daha az enerji tüketir
Beyin 12 watt gücünde enerji kullanır ki büyük boy iki muzdan elde edilecek
enerjiye eşittir. Vücut ağırlığının sadece %3’ünü oluşturmasına karşın beyin
bütün enerjisinin yüzde17’sini tüketir. Bu enerjinin büyük kısmı ise beynin
bakım ve destek faaliyetlerine gider. Dikkatli ve yoğun düşünme esnasında
harcadığınız enerji o kadar küçüktür ki fark edilmez bile.
2. Sık yaşanan jet-lag hafızaya zarar verebilir
Jet-lag sadece sinir bozucu olmakla kalmaz, eğer sık aralıklarla tekrarlanırsa
beyin sağlığınıza zararlıdır. Sıklıkla kıtalararası uçuş yapan insanlar beyin
hasarı veya hafıza zayıflığı yaşayabilirler. Muhtemelen bunun sebebi jet-lag
sırasında çok fazla stres hormonu salgılanması ve bu hormonların beyin lobuna
ve hafızaya zarar vermesidir.
Vardiya usulü çalışan insanlarda da benzer bir risk söz konusu olabilir.
Çalışma saatlerinde sıklıkla meydana gelen değişiklikler, tıpkı sık yapılan
uçak yolculukları gibi, strese neden olmakta bu da vücut ve beyin üzerinde
hasar yaratmaktadır.
3. Gürültülü bir odada niçin telefon konuşması yapmak zordur?
Gürültülü yerlerde cep telefonuyla konuşmak zordur. Cep telefonunuz içinde
bulunduğunuz odanın sesleriyle hattın diğer ucundan gelen sesleri karıştırmak
suretiyle beyninizin işini zorlaştırmaktadır. Bu durumda beyniniz telefondaki
arkadaşınızın sesiyle odadaki diğer sesleri ayırt etmekte zorlanmaktadır.
Telefonunuzun mikrofonunu elinizle kapattığınız anda aslında içinde
bulunduğunuz odadaki seslerin telefona girmesine engel olduğunuz için ses
karışımına engel olmakta ve beyninizin işini kolaylaştırmaktasınız.
4. Video oyunları, aynı anda birden fazla işi yapabilmenize yardımcı
olabilir
Dikkatinizi aynı anda birden fazla şeye yöneltebilme yeteneği pratik yaparak
artırılabilmektedir. Bu konuda yapabileceğiniz pratik ise, pek çok hedefe ateş
etmek zorunda kaldığınız bir video oyunu olabilir. Bu tür oyunlar dikkatinizi
ekrandaki her alana yaymanızı gerektireceği için olayları çabuk kavrama ve
çabuk reaksiyon verme konusunda egzersiz yerine geçebilir.
Tetris oynamak aynı etkiyi yapmaz çünkü tetris oynarken birden fazla noktaya aynı
anda dikkatini yöneltmek yerine sadece bir tek parçaya odaklanmış oluyorsunuz.
Ama bu şekilde bir düşünce tarzıyla çocuklara iyi bir örnek olmadığınızı da
bilmelisiniz.
5. Beynin bir şaka merkezi vardır
Mizah denen şeyi tanımlamak zordur ama onu gördüğümüzde hemen tanırız. Mizahın
tarifini yapmaya çalışan bir teoriye göre, mizah kendi içinde bir sürpriz
unsuru içermelidir –bir sonraki cümlede ne olacağını bildiğimizi sandığımız
halde esprinin kendisi bizi başka bir noktaya götürmelidir- sonra da vardığımız
bu yeni noktayı önceden tahmin ettiğimiz noktayla karşılaştırarak yeni bir
perspektif elde ederiz. Mizahın beynimizde algılanma şekli aşağı yukarı
böyledir.
Fıkra anlatmanın ya da espri yapmanın bulmaca çözmekten farkı ise, günlük
yaşamda her gün rastlamayacağımız türden ama kendi içinde tutarlı bir hikâyenin
bulunmasıdır. Beyinlerinin ön lobu (bilhassa sağ lobu) hasar görmüş bazı
hastalar, yapılan esprileri anlayamamaktadır. Genelde bunun nedeni, fıkra ya da
espriye konu olan imajları yeni bir perspektifle değerlendirme aşamasında
beynin normal fonksiyonlarını yerine getirememesidir. Bu türden insanlar,
anlatılan bir fıkradaki hikâyeyi takip edebilir ama fıkranın sonunu nasıl
bağlarsanız bağlayın asla komik bulmazlar.
6. O şarkıyı bir türü hatırlayamıyorsanız sebebi var
Bazen bir şarkı veya şarkının bir bölümü aklınıza takılır kalır, bir türlü
hangi şarkı olduğunu hatırlayamazsınız. Çok sinir bozucudur gerçekten. Ama
beynin ‘sıralı hatırlama’ ilkesi, hafızamızın işleyişi açısından özel ve
kullanışlı bir göreve sahiptir. Her şeyi olay akışının sırası içinde
hatırlamamız gerekir.
Herhangi bir kâğıda adınızı yazarken, sabahları çay demlerken veya akşam
evinize dönerken hangi sokaklardan ve kapılardan geçeceğinize karar verirken
bile beyniniz bu kurala göre çalışmaktadır.
Bu ‘sıralı hatırlama’ fonksiyonu sayesinde günlük işlerimizi sürdürebiliyoruz.
Bir şarkının veya bir film repliğinin sadece bir parçasını düşündüğünüzde,
beyniniz –anılarınızın arasında- bu bilgi parçacığını eşleştireceği bir olay
dizini aramaktadır. Büyük ihtimalle beyniniz en sonunda bu parçacığı bulacak ve
siz aklınıza takılan o şarkıyı hatırlayacaksınız. Ama eğer ‘aklınıza takılıp
kalmış olması’ sizi rahatsız ediyorsa ve o anlık takıntıdan kurtulmak
istiyorsanız, beyninize uğraşması için başka bir ‘sıra’ verin. Söz gelişi başka
bir şarkıyı düşünün veya söylemeye çalışın. Muhtemelen beyniniz ‘dağınık hafıza
kalabalığı’ içinde sizin yönlendirmenizle biraz daha kısa sürede sonuca
ulaşacaktır. Umarız bu yöntemi denerken başka bir can sıkıcı şarkıya takılıp
kalmazsınız.
7. Güneş ışığı hapşırmanıza neden olur
Parlak güneş ışığına bakan pek çok kişi hapşırır. Niçin böyle bir refleks
vardır ve nasıl çalışır? Hapşırmanın temel fonksiyonu bellidir: sizin nefes
yollarınızı rahatsız eden madde veya parçacıkların dışarı atılması. Hapşırmayı
kontrol eden merkez beynin lateral medulla denilen bölgesindedir. Bu bölgenin
hasar görmesi halinde hapşırabilme yeteneğimizi kaybederiz.
Hapşırma genellikle ‘rahatsız edici’ bir unsurun uyarısıyla tetiklenir. Bu
uyarının beyinde ulaşacağı nokta ‘lateral medulla’dır. Bu bilgi beyne
burnumuzdaki çeşitli sinirler vasıtasıyla iletilir. Bu sinirlerden biri de
trigeminal sinirdir ve çok yoğun çalışan bir trafiğe aracılık etmektedir.
Normalde parlak güneş ışığının yalnızca göz bebeklerinin küçülmesini
tetiklemesi gerekirken burun kaşındırıcı impulsları ileten komşu bölgelerdeki
nöronlar da aynı şekilde etkilenebilmekte. Gözbebeklerinin küçültülmesi sinyali
bu nedenle bazen hapşırmaya neden oluyor.
8. Kendinizi gıdıklayamazsınız
Gıdıklanma konusunda duyarlı hastaları muayene ederken doktorlar hastanın elini
kendi elleri üzerine yerleştirerek gıdıklanma hissine engel olurlar. Bu nasıl
olmaktadır? Çünkü gıdıklanmaya ne kadar duyarlı olursanız olun, kendinizi
gıdıklayamazsınız.
Bunun nedeni beynimizin etrafımızda olan bitenleri takip ederken pek çok
hissimiz arasında en önemli olanları hissetmeye programlanmış olmasıdır. Mesela
oturduğunuz sandalyeyi veya ayağımıza giydiğimiz çorabı –özellikle onları
düşünmediğimiz sürece- hissetmeyiz ama omzumuza dokunan bir el hemen bizi
irkiltecektir.
Beynin bu ‘hisleri ayırt etme’ fonksiyonunu sürdürebilmesi için bizim
temasımızı başkalarının temasından ayırt etmeye yarayan bir sinyal üretmesi
gerekmektedir. Bu fonksiyonu gerçekleştiren ise beyinciktir. Yaklaşık 110 gram
ağırlığındaki bu organ, kendi eylemlerimizin yaratacağı hisleri tayin eden
yerdir. Beklenen veya beklenmeyen reaksiyonları ayırt etme işi beyinciğe
aittir.
Beyincikten gelen sinyallere göre, beyin bu hissin önemli olup olmadığına karar
verir. Gıdıklanma hissi abartılmış bir refleks olmakla birlikte, eğer size
dokunan gene size ait bir organsa, beyin bu gıdıklanmanıza değil, dokunduğunuz
organdan (mesela elinizden) gelen hislere öncelik verecektir.
9. Esnemek beyni uyandırır
Esneme aktivitesini uyku hali veya sıkılmış olmakla ilişkilendirmemize rağmen
esnemenin fonksiyonu uyandırmaktır. Esneme, daha fazla miktarda havanın
ciğerlerimize dolmasına neden olacak şekilde kas gruplarını çalıştırır ve
kanımızdaki oksijen oranını hızla yükselterek bizi uyandırır. Memeli hayvanlar
ve kuşlarda da esneme vardır. 12 haftalık olmuş fetuslarda esneme olduğu
gözlenmiştir.
Esnemenin, vücut tarafından tam uyanıklığa erişmek amacıyla başlatılan bir
hareket olduğunu düşünün. Ve esnemek bulaşıcıdır. Odada bir kişi esnerse
diğerleri de esnemeye başlar. Bunun nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte,
topluluk içinde birisi ‘uyanıklığa ihtiyaç duymuşsa’ herkesin ‘uyanık olması’
gerektiği şeklinde toplumsal bir içgüdüden kaynaklanıyor olabilir. Köpeklerin
esnemesi, stresli bir durumda ‘rahatlatıcı’ etki yaratmaktadır. Köpekler
esneyerek etrafındakileri ‘sakinleştir’. Huzursuzluk eden köpeğinizin
karşısında esneyerek onu sakinleştirebilirsiniz.
10. İrtifa arttıkça beyin garip resimler görür
Pek çok dinin hikâyelerinde yüksek yerlerde görülen özel görüntüler anlatılır.
Mesela Hz.Musa Sina Dağı’nda ‘yanan bir çalı’ görmüştü. Hz. Muhammed ise Hira
Dağı’nda Cebrail’i gördü. Genelde anlatılan ruhsal deneyimlerde yabancı bir
varlığın hissedilmesi (sesinin duyulması) bir şekil görme veya çeşitli ışık
demetleri ve huzmeleri görüldüğü ve korku duyulduğu ortak olarak
belirtilmiştir.
Buna benzer olgulara dağcılarda da rastlanır ki bunların pek çoğunun mistik
kişiler olmadığını biliyoruz. Bunun nedeni genelde yerden yükseldikçe havadaki
oksijen oranının düşmesi ve beyne daha az oksijen gitmesidir. 2 bin 400 metre
yükseklik bu durumda bir sınır değer olarak kabul edilmektedir. Bu yükseklikten
daha yukarı tırmanan dağcılar görünmeyen bir takım varlıkları hissettiklerini,
kimisi ise yanlarındaki arkadaşlarının vücudundan ışık yayıldığını ve bazen
sebepsiz yere korkuya kapıldıklarını bildirmişlerdir. Oksijen seviyesindeki
düşmenin, beynin görsel ve duygusal sinyalleri kontrol eden bölümlerinde
yavaşlama veya bozulmaya neden olduğu düşünülmektedir.
Bu bilgileri bir yere not etmenizde fayda var. Çok akıllı olduğunu iddia eden
bir arkadaşınızı kızdırmak istediğinizde ona ‘beynini ne kadar tanıdığını’
sormak isteyebilirsiniz belki.
Yorumlar
Yorum Gönder