Hayat kurtaran işaretler Midenizde ikinci bir beyin var!
Kalp krizinin habercisi 7 İŞARETE
dikkat! Göğüs, sırt, sol kol ve karın ağrısı; nefes darlığı,
çabuk yorulma ile bayılma şikâyetlerinden birinin dahi görülmesi
acile gitmek için yeterli
Artan hava sıcaklıkları kalp krizini
de tetikliyor. Kalp krizine karşı uyanık olmak gerektiğini
söyleyen kriz belirtisi 7 işarete dikkat çekiyor. Bunları; göğüs
ağrısı, sırt ağrısı, sol kol ağrısı, karın bölgesinde
ağrı, nefes darlığı, çabuk yorulma ve bayılma olarak sıralayan
Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Sabri Demircan, hangi belirtilerin
hangi kalp hastalığını gösterdiğini şöyle anlatıyor?
Ritm
bozuklukları: Nefes darlığı, baş dönmesi, çarpıntı, bayılma,
halsizlik, göğüs ağrısı, çabuk yorulma.
Nefes darlığı: Kalp
yetersizliği, kalpdamar hastalıkları, ritm bozuklukları, kalp
kapak hastalıkları, hipertansiyon, KOAH, akciğere pıhtı atması,
astım atağı, kansızlık, zehirli guatr, panik atak.
Çarpıntı: Ritm bozuklukları,
kalp yetersizliği, kalp kapak hastalıkları, hipertansiyon, ateş,
ilaçlar, kansızlık, zehirli guatr, kan şekerinde düşme
(hipoglisemi), panik atak.
Bayılma: Kan basıncının
düşmesi, ritm bozukluğu, aort darlığı, kalp tümörleri, geçici
felç, sara, migren, akciğere pıhtı atması.
GÖĞÜS AĞRISI KRİZİN BELİRTİSİ
KALP krizinde göğüs, kol ve sırt
ağrısı ön plana çıkıyor. Ayak veya karında şişme, öksürük
ve dudaklarda morarma ise kalp yetersizliğinin işareti olabiliyor.
Göğüs ağrısının belirti şu hastalıkları gösterebiliyor:
Kalp damar hastalıkları-kalp krizi, aort damarının yırtılması,
kalp zarının iltihabı, kontrolsüz hipertansiyon, ritm
bozuklukları, aort darlığı, akciğere pıhtı atması, akciğer
enfeksiyonu, reflü, boyun fıtığı ve panik atak.
http://www.takvim.com.tr/Yasam/2014/07/02/hayat-kurtaran-isaretler alınmıştır
Midenizde ikinci bir beyin var!
Midenizde ikinci bir beyniniz var
dersek ne dersiniz?
Peki ya bu ikinci beyin modunuzu,
geçirdiğiniz tüm hastalıkları, hatta verdiğiniz kararları
etkiliyor desek? Yoksa siz bunların beyninizde gerçekleştiğini mi
düşünüyordunuz?
Bu haberi yapmamıza neden olan kişi,
ABD'deki Columbia Üniversitesi'nden Hücre Bilimi Profesörü
Michael Gershon'un Psychology Today Dergisi'nin Aralık 2011 sayısına
yaptığı açıklamalar... Orada da aynen söylendiği gibi kendisi
bir çeşit mide ve bağırsak gurusu. Midemizin beyin gibi
çalıştığını, kesinlikle ondan emir almadığını savunuyor.
Aldığımız hayati kararları bile etkiliyormuş yediklerimiz. Bir
buçuk İskender kebap üstü milyon dolarlık anlaşma yapmamalıyız
mesela.
Michael Gershon diyor ki, "Midedeki
beyin kafamızdakinden bağımsız çalışan bir organ, yani ikinci
beyin." Gershon'un midedeki beynin keşfiyle ilgili çığır
açan 50 yıllık bir çalışmanın devamı niteliğindeki
araştırması, okuyanı hayrete düşürecek cinsten.
OTİZM BAĞLANTISI
Dr. Gershon, 100
milyon nöronun dizildiği ESS'nin (Enterik Sinir Sistemi, yani
bağırsakların yönetim merkezini oluşturan nöronlar) kendi
kendine çalıştığını gördü. Yemeği midedeki beyin hareket
ettirip bağırsağa gönderiyordu. Dahası midenin beyne gönderdiği
sinyaller mutluluk, stres, anı, hafıza, hatta karar verme
mekanizmalarını etkiliyordu. "Midede kabaca tamir edilen
düşünce bozukluğu ileride meydana gelecek büyük depresyonları
önlüyor" diyor Gershon. "Otizmle ilgili araştırmalarsa
devam ediyor." Yani otizm bile midedeki düzensizliklerle
bağlantılı. Zira bazı araştırmacılar ve hatta aileler
glütensiz ve süt proteini taşımayan besinlerin otizm
semptomlarını azalttığını söylüyor.
YAĞLI YE, MUTSUZ OL!
UCLA
(University of California LA) "Sinir Bilimleri Direktörü"
Emeran Mayer, daha da ileri gidip "Sinir sistemi midede başlar.
Bağırsak solucanlarının ilkel beynini oluşturan yapı ve bir
memelinin beyni benzer sinir devrelerinden oluşur" diyor. Yani
zaman içinde evrim geçirmiş bu devreler, insandaki merkezi sinir
sisteminin içine dahil olmuş. Bu durumda midenin hayati bilgiler
taşıması normal.
Beslenme uzmanı Giovanni Cizza'nın
saptamaları da ilginç. "Yemek duyguları etkiler. Geleneksel
bilgiler, çikolata, tatlı, peynir gibi yiyecekleri yeme isteğinin
altındaki nedenin psikolojik olduğunu söyler. Mesela annenin
pişirdiği kek kokusu hafızada yer eder." Cizza, gönüllüler
üzerinde yapılan bir araştırmadan da bahsediyor. "Baygınken,
yani ne yediğini bilmediği anda verilen aşırı yağlı gıdaların
bile kişinin stersli uyanmasına neden olduğu görüldü"
diyor. Aşırı stresli fareler de doğrudan yağlı ve enerji veren
yemeklere yönelmiş.
LAKTİK ASİT MUCİZESİ
Mide –
beyin güzergâhında tek çalışanlar, nöro hormonlar değil.
Tahmini 100 trilyon bakteri bağırsakta yediklerimizi sindirmekten
fazlasını yapıyor. Bakteriler bizimle birlikte evrim geçiriyor,
ortak yaşamaya devam ediyorlar. Bu faydalı mikroorganizmalar aynı
zamanda yedek DNA gibi çalışıyor. Kanadalı sinir uzmanı Jane
Foster "Bu mide canlıları beslenme biçimimizle genetik
kodlamamız arasındaki bir geçiş yolu gibi. Genetik, kişinin
hangi gıdalara yatkın olduğunu belirler. Bu canlılar, o
yatkınlığı bile değiştirebilirler" diyor. Foster'a göre
mide bakterileriyle beynin iletişimi doğuşta başlıyor ve devam
ediyor. Bağırsak canlılarının doğru yönlendirilmesi, strese
bağlı davranış bozukluğundan boşaltım sorununa kadar her şeye
iyi gelebilir. Yani bu bakterilerle aranızı iyi tutarsanız,
örneğin kabızlığa kesin çözüm bulmuş olursunuz. Yeditepe Ü.
Gastroenteroloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cengiz Pata, "Obezite,
ülser gibi birçok hastalığın tedavisinde buradan yeni tedavi
yöntemleri geliştirilecek" diyor. Ama kendi bakterilerinizin
huyunu suyunu öğrenmek için uzman hekimlere başvurmanız
gerekiyor.
İrlandalı farmakoloji uzmanı John
Cryan da "lactobacillus" adlı karbonhidrattan laktik asit
üreten bir bakteriyle çalışıyor. Mesai arkadaşı öyle
becerikli ki, yoğurt ve peynir de yapıyor. Cryan bu bakterinin
farelerde anksiyeteyi azalttığını saptadı. 40 gönüllü hastaya
yarı placebo yarı yararlı bakteri verildi. Öncesinde ve
sonrasında beyin filmleri çekildi. Bakteri verilenlerdeki olumlu
değişim açıkça ortadaydı.
"İştah yemekle gelir. Bir şeyi
yedikçe devamı için mideyi teşvik edersin" derler ya,
gerçekten öyle. Düşünün, nasıl beslenirseniz ona alışıp hep
onu yemeye başlıyorsunuz. Fransız uzman Wim De Neys aslında bu
yazıyı okuyan herkesin kafasındaki bir tilkiyi uyandırarak
noktayı koyuyor: "Mideden yayılan sinyallerin kararlarınıza
etkileri bilimsel olarak kanıtlanmaya başladı. Ama mide isimden
kaybediyor!" Aynı şeyi düşündünüz değil mi? Kafa önemli;
mide, bir organ işte. Artık atıştırırken bir kez daha düşünün!
Aysel Bozyel (Diyet ve beslenme uzmanı)
'Doğulular daha sinirli
çünkü...'
Aysel Bozyel olayın tamamen sinir uçlarının
uyarılmasıyla ilgili olduğunu söylüyor: "Yoğun acılı ve
yağlı yemek mideye indiği anda beynin duyguları ölçen kısmı
harekete geçer. Bu da depresyona neden olur. Bu yüzden Doğu ve
Güneydoğulular daha sinirli ve gergindir. Akdenizliler kesinlikle
daha mülayim çünkü sağlıklı besleniyorlar." Bozyel'in bir
saptaması daha var: "Mesela Konyalılar yavaş hareket ederler
çünkü çok fazla unlu gıda tüketiyorlar."
Prof. Dr. Cengiz Pata (Yeditepe Ü.
Gastroenteroloji Bölüm Başkanı)
'Yeni tedavi yöntemleri
çıkacak'
Pata, çalışmaların mide ve
bağırsağın beyinden daha karmaşık sinir aksına; ghrelin,
putrisin, seratonin gibi onlarca lokal salınıma sahip olduğunu
söylüyor. "Depresyonun oluşumunda yeri olan Seratonin'in
sadece yüzde 5'i beyinde salgılanıyor. Kalanı mide ve
bağırsaklardan sentezleniyor" diyor.
http://www.veteknoloji.com/midenizde-ikinci-bir-beyin-var-47477--.html ALINMIŞTIR
Yorumlar
Yorum Gönder