İran İslam Cumhuriyeti
İran
Başkent: Tahran
Nüfusu:73.973.630 (2010 tahmini) %
51 İranlı, % 24 Azeri, % 8 Gilaki ve Mazandarani, % 7 Kürt, % 3
Arap, % 2 Lur, % 2 Beluci,% 2 Türkmen, % 1 Diğer.
Yüzölçümü:1.648.195 km2
Nominal GSYİH (Milyon Dolar):
416.210 (2010)
Kişi Başı GSYİH (ABD Doları,
Satın Alma Gücü Paritesi ile):11.770
Para birimi: Riyal
Yönetim: İslam Cumhuriyeti
Saat dilimi: GMT +3,5 saat
Alan kodları: +98
Başlıca Şehirleri: Tahran (7,70
milyon), Meşhed (2,41 milyon), İsfahan (1,58 milyon), Tebriz (1,37
milyon),Şiraz (1,20 milyon)
Coğrafi konum: İran 1.648.195 km2
genişliğinde Ortadoğu’nun en büyük ülkelerinden biridir. İran
platosu ve iç kesimlerde yer alan iki gölalanı, Ülke
arazisinin önemli bir kısmını teşkil eder. Toplam 8731 km
uzunluğunda olan Ülke sınırlarının 6031 km2 sini kara sınırları
2700 km2 sini ise deniz sınırları oluşturur.
İran Afganistan ile 945 km;
Pakistan ile 978 km; Türkmenistan ile 1206 km; Azerbaycan
Cumhuriyeti ile 767 km; Ermenistan ile 40 km; Türkiye Cumhuriyeti
ile 486 km ve Irak ile 1609 km (toplam 6031 km) ortak kara sınırına
sahiptir
İran’ın kuzeyde Hazar Denizi
itibariyle bu denize kıyı ülkelerle de ortak sınırı vardır. Bu
sınırın uzunluğu toplam 657 km2yi bulmaktadır. Ülkenin
baştanbaşa güney sınırlarını ise 2043 km
uzunluğundaki iki önemli ve stratejik deniz; Fars Körfezi ile
Umman Denizi sahilleri belirler.
Ülke yerleşim birimleri bakımından
26 eyalet, 241 il, 647 ilçe 591 Kent ve 2191 köye ayrılmaktadır.
200 yılı aşkın süredir ülkenin merkez şehri konumunda olan
Tahran halen İran İslam Cumhuriyeti’nin başkentidir.
YER ŞEKİLLERİ:
İran engebeli ve dağlık bir
ülkedir. Ülkenin değişik kesimlerinde uzanan sıra dağlar genel
olarak dört ana bölüme ayrılır. Bu dağların deniz seviyesinden
yüksekliği 3500 m2 nin üzerindedir.
Ülke yüzölçümünün 882.150 km2
si (% 4,54) dağlık alanlarla kaplıdır. Kuzey, batı, doğu ve iç
kesimlerde uzanan sıra dağlar İran dağlarının başlıcalarını
oluşturur. Söz konusu yükseltiler örneğin Alburz Sıra Dağları
yüzlerce km. uzunluğunda olup buralarda ulaşım ancak dar ve
kıvrımlı geçitler sayesinde sağlanabilmektedir. Başka bir örnek
Zagras dağı (batı sıra dağları) ise dik yamaçlı etekleriyle
ve derin vadilerin paralelinde uzayıp giden yüksek sıra dağlardan
oluşur. Bu özellik ülkenin iç kısımlarını Fars Körfezi
bölgesinden ayırmakta ve bölgeyi yüz binlerce yıl zamanda
oluşan çok kıvrımlı vadiler ve nehirler kanalıyla alçak
ovarlarla birleştirmektedir.
Bu arada ülkenin kuzey ve güneyinde
yer alan kıyı ovalarını; Kevir ve Lut Çöllerini İran2 ın
geniş çöl alanlarına örnek olarak gösterebiliriz
SU KAYNAKLARI:
Ülke geneline düşen yıllık
ortalama yağış miktarı 250-300mm. arasındadır. Dünyadaki
yıllık ortalama yağışın (860 mm.) yaklaşık 1/3ine tekabül
eden bu miktar bir yandan
İran’ı dünyadaki çorak bölgeler
kategorisine dahil ederken diğer yandan da suyun ulusal açıdan
taşıdığı hayati önemin kavranarak, son yıllarda mevcut su
kaynakları ve imkânlarından en iyi şekilde yararlanmak
doğrultusunda, baraj yapımı, suların sistemli olarak kontrol
edilmesi ve bu çerçevede bilimsel projelerin üretilmesi gibi
alanlarda ciddi çabaların gerçekleşmesine neden olmuştur.
AKARSULAR:
İran geniş bir akarsu ağına
sahiptir. Bu akarsuların büyük bir bölümünü-özellikle de orta
ve güney kesimlerde- yağış azlığı nedeniyle yıllar önce
kuruyan ve bahar zamanı mevsim yağışları ile eriyen dağ
karlarının birleşmesi sonucu kısa sürede kabarıp akan sel
rejimli akarsular oluşturur.
İran’daki önemli nehirleri belli
başlı üç grupta toplayabiliriz:
Birinci grup: Aras, Sefidrud, Çalus,
Heraz, Grogan, Etrek nehirlerinin tamamı Hazar Denizine
dökülür. Yaklaşık 20.650 km2 genişliğinde olan bu akarsu
havzasının 350 den fazla büyük ve küçük birçok kolları
vardır.
İkinci grup: Kaynağını İran’ın
bol karlı batı dağlarından alan ve Fars Körfezi ne dökülen
nehirlerdir. Karın, Kerhe, Minab, Cerahi, Şur vs. nehirler İran’ın
su miktarı en bol olan akarsularıdır.
Üçüncü grup: Bataklık veya iç
kesimlerde yer alan ve kum çöllerine dökülen nehirlerdir. Bu
nehirlerin başında Zayende Irmağı gelir. Zayende nehri İran’ın
iç kesimindeki geniş ovalık alanın geniş bir bölümünü
suladıktan sonra sularını Gavhuni bataklığına döker.
DENİZLER VE GÖLLER:
Hazar Denizi: İran’ın kuzeyinde
yer alır. 424.000 km2 genişliğinde ve dünyanın en büyük
gölüdür. Uzunluğu kuzeyden güneye 1260 km. genişliği, en dar
noktada 200 km. en geniş noktada ise 550 km.dir. Gölün derinliği
kuzeyde 15 m. iken güneyde yaklaşık 1000 metreyi bulur. Suyu tuzlu
ve acıdır. Tuz yoğunluğu oranı %0,13 tür
Fars Körfezi: Yaklaşık 232.850
km2’ dir. Sıcak suları Hürmüz boğazı kanalıyla Umman denizi
ve Hint okyanusuna karışır. Kuzeydoğuda Ervend Irmağı ağzından
başlayan ve Güneydoğuda Hürmüz boğazına kadar uzanan Fars
Körfezinin uzunluğu yaklaşık olarak 8052 km’dir. Genişliği
yaklaşık 2802 km. derinliği ise ortalama 40-50 m arasında
değişmektedir. Derinliğin en fazla olduğu ve 100 metreye ulaştığı
yer Hürmüz boğazıdır. Kaşm, Hürmüz, Lark, Hengam, Harku,
Farsi, Nahilu, Lavan, Hidurabi, Kiş, Sırrı, Abu Musa, Tenebı
Kuçek ve Tenebı bozorg İran’ın Fars körfezinde yer alan
adalarıdır.
Hürmüz Boğazı: Dünyanın en
önemli suyollarından biridir. Fars Körfezini Umman Denizi
kanalıyla dünyanın serbest sularına bağlar. Saatte 5 petrol
gemisinin geçtiği bu boğazın ana suyolu derinliğinin 115 metre,
genişliğinin ise en dar yerde 56 km olması büyük okyanus
gemilerinin boğazdan geçmesine imkân tanımaktadır. Hürmüz
boğazının kuzeyinde yer alan Kışın adası ile
boğazın yakınlarında bulunan Hürmüz, Lar ve Hengani adaları
İran İslam Cumhuriyeti’ nin söz konusu bölgede önemli
suyollarına hakim olmasını kolaylaştırmıştır.
Umman Denizi: Hint okyanusunun bir
bölümünü teşkil eden Umman Denizi İran’ın tek serbest
denizidir. Alanı 903 km2 dir. Derinliği Çabehar Limanı
yakınlarında 3389 metreyi bulur. İran’ın en büyük
limanlarının Umman Denizi kıyılarında kullanılıp kurulmuş
olması ve gelişme göstermesi bu denizin değerinin her geçen
gün artmasına neden olmuştur. Öyle ki Fars Körfezi Limanlarının
ulaşım yolları bugün Umman denizi kanalıyla sağlanmaktadır.
GÖLLER:
İran’ın başlıca göllerini
Urumiye Gölü, Tuz Gölü, Bahtıgan Gölü, Meharlu Gölü, Zerivar
Gölü ve Cazmoriyan Gölü oluşturur.
İKLİM:
İran çok çeşitli iklime
sahiptir. Ülkenin iki ucu arasındaki bir günlük hava sıcaklığı
farkı 500 ye kadar ulaşabilmektedir. Kuzey, Batı ve Güneyde
uzanan dağlar Hazar denizi, Akdeniz ve Fars Körfezinden esen nemli
rüzgârın
Ülkenin iç kesimlerinde etkili
olmasını önler. Bu dağların dış yamaçlarındaki eteklerde
hava nemli iç yamaçlarında ise kurudur.
Genel olarak ülkede iklim üç
bölge de farklılık gösterir:
Birinci Bölge:
Ülkenin toplam alanının yaklaşık
2/3 ünü teşkil eder. Çöl iklimi ve yarı kurak iklim hakimdir.
İkinci Bölge:
Dağ iklimi hüküm sürer. Soğuk
ve normal dağ iklimi olmak üzere ikiye ayrılır.
Üçüncü Bölge:
Hazar kıyılarında görülen
iklimdir. Az genişlikteki ovalar ülke alanın yaklaşık 1/27 sini
kaplar. Hazar’daki ovalar ile iç kesimdeki yüksek platolar
boyunca uzanan Alburz sıra dağları iki zıt iklimi birbirinden
ayırır. Aralıksız yağışlar, yoğun rutubet, sıcak hava ve yıl
boyunca sıcaklık derecesinde oluşan az miktardaki farklılık
Hazar bölgesi iklimini İran’ın sair bölgeleri ile
Ortadoğu’nun diğer görülen iklimlerden ayıran
özelliklerdir.
Tarihi
İranlılar gerek M.Ö. birinci bin
yıl içinde İran’ın kuzeyine yerleşen Medler olsun
gerekse Bahtiyari dağları ve Pers dağlarının eteklerinde kurulu
ovalarda yaşayan Persler olsun hepsi Hint ve Arya kökenlidirler.
Hazar denizi kıyılarından İran’ın batı ve Kuzey Batı
bölgelerine göç eden Medler yerleştikleri topraklarda
Hamedan’ı kendilerine merkez edinerek bu bölgede sürekli devam
edecek uygarlık abidesinin temelini atmışlardır. Batı Asya’da
zamanla güç kazanan eski İranlılar 220 li yıllarda Pers kökenli
Hehaminişi İmparatorluğunun döneminde hakimiyetinin en
doruk noktasına ulaşmışlar ve o günün medeniyet dünyasında
cengaverlikleri cesaretleri dürüstlükleri ve mütevazılıkları
ile ün salmışlardır.
Hâlihazırda dünyanın belirli bir
coğrafi alanında yaşamakta olan bugünün İran milletinin etnik
kökenleri hususundaki en doğru yargı belki de İranlıların Hint
ile Avrupa, Aryalar ile Elam ve bu topraklardaki diğer milletlerin
karışımından meydana geldiği yargısıdır.
İran’ın ilk sakinleri
Elmalılardır. Başkentleri büyük bir ihtimalle Sus şehriydi.
Asurlular tarafından çökertilen Elamlılar daha sonra Asya ırkı
mensubu Muhacir ve Muhacim kavimleriyle kaynaştılar. Böylece bu
günkü İranlıların terkibi meydana gelmiş oldu.
Her ne kadar tarihte İranlılar
gibi etnik karışım ile karşı karşıya olan eski milletlerin
sayısı çok az ise de bu milletlerin çoğu Arya kavimleri ve
Mitanni kavmi kollarındandır. Bu milletlerin etnik karışımlarının
birçoğu tamamını bizzat Aryalı göçmenleri oluşturduğu
Partlar, Medler, Persler, Aşkanlılar ve hatta Yunanlılar arasında
gerçekleşmiştir.
Eski dönem İranlılarında Yahudi
kavminin tam tersine faiz kötü ve çirkin bir iş
olarak biliniyor ve borcun ödenmesi en büyük
görevlerden sayılıyordu.
Alınan borcun geri ödenmemesi
Zerdüştilerin kutsal kitabı Avesta’da büyük günahlar arasında
yer almaktaydı. Put yapmak ve onlara tapınmak Zerdüştlükte
yasaktı. Sadece dağların üstüne küçük ve basit ateşgedelerin
yapılmasına izin veriliyordu. Tanınmış tarihçi Will Durant
Medeniyetler Tarihi yapıtında şu cümlelere yer veriyor: Ne var
ki, bir millet hakkında padişahlarının tutum ve davranışlarına
bakarak yargıya varmak doğru ve adaletli bir yaklaşım değildir.
İyi ve temizlerin saadetli ve bahtiyar milletlerle de olduğu gibi
tarihleri yoktur... İranlılar, hatta verdikleri sözde durmayan
Yunanlılar arasında bile ahde vefalılıkları ile
tanınmaktaydılar. İranlıları iyi nam ve övgüyle anmak
gerekiyorsa bunun nedeni bir İranlının diğer İranlılar ile
savaşmak için kendisini maşa olarak kullandırmasının
oldukça ender rastlanan bir vakıa olmasıdır. Oysaki
Yunanlıları kendi içinde kırdırmak
isteyen herkes bir Yunanlıyı çok rahat satın
alabiliyordu. Geçmiş dönemlerde Yunan savaşçılarının
ülke halkı aleyhinde kendilerini kiralaması sıkça görülen
bir durumdu. İranlılar sağlam karakterli sözlerinde dürüst ve
güvenilir aynı zamanda misafirperver ve affediciydiler. Adap
ve usullere uymada Çinliler kadar özen gösteriyorlardı. Yeme ve
içmeleri gösterişten uzak ve oldukça sadeydi. Temizliğe son
derece önem veriyor ve onu büyük bir nimet olarak görüyorlardı.
Aile kurumu ise toplumsal yapının en kutsal birimi olarak kabul
edilmekteydi.
DİL: Farsça,Kürtçe,Türkçe
DİN: İran’ın resmi dini İslam
ve mezhebi Caferi (İsnaeşeriyye) dir. Günümüzde ülke nüfusunun
%91 ini Şialar oluşturmaktadır.
İran’da ülke nüfusunun
%7,7’sini 4 Sünni mezhebe bağlı kesim oluşturmaktadır.
Kürdistan, Sistan ve Buluçistan ehl-i sünnetin yoğun olduğu
şehirlerdir. Ehl-i tesennün dini inanç ve vecibelerini kendi
fıkıhlarına göre yerine getirmekte serbesttirler. Dört
Sünni mezhep anayasada resmi olarak tanınmıştır.
Dini Azınlıklar:
İran İslam Cumhuriyeti Anayasası
İslam dini ile birlikte diğer üç dini daha resmen tanımaktadır.
Bu üç din, Hıristiyanlık, Musevilik ve Zerdüşt dinidir.
(Madde13) Bu üç dinden her biri islami Şura Meclisinde bir veya
birden fazla temsilcisi bulunmaktadır.
Hıristiyanlar: Hıristiyanlar ülke
nüfusunun %0,7 oranını teşkil etmektedir. Hıristiyanların
çoğunluğu ya Ermeni yada Asuridirler. Katolik, Protestan, Edontist
ve İncilik kollarına tabi olanlarda vardır.
Museviler: İranlı Musevilere ait
ülke genelinde yaklaşık 30 havra bulunmaktadır. Parlamentoda bir
milletvekili ile temsil edilen İranlı Musevilerin Telmud
adında bir de dernekleri vardır. Ayrıca özel okul ve özel
sosyal komitelere de sahiptirler.
Zerdüştiler: Ayrıca Zerdüştilik
İslam öncesi İran’da yaşayan bir dindi. Zerdüştiler Tahran,
Kerman, Yazd ve Zahidan gibi şehirlerde kendi inançlarına göre
yaşam sürmektedirler.
En Yüksek yeri:Demavend (5604 m
),Kuhgar (3329 m )
Yorumlar
Yorum Gönder